Doğum sonrası ikinci haftadan sonra eşlerimizi bazı saatlerde tarifsiz bir mutsuzluk sarabilir. Geçici bir durum ve tekrarlanabiliyor. Buna annelik hüznü diyorlar.
Bebeğin sorumluluğu altında ezilme durumu, eve gelinmiş ilk telaşlar atlatılmak üzere bebeğin uyku düzeni ortadan yavaş yavaş kalkıyor. İşte burada annelerde bir panik durumu oluyor. Bim'e gitmeyi bile özler hale geliyorlar. Herhangi bir şeye, sizin farkında bile olmadığınız bir dağınıklığa, daha önce aldırış bile etmeyeceği bir söze sert tepkiler verebiliyor. Korkmayın hormonlar hala devrede - gebelik dönemindeki gibi - biraz iletişim, ortamdan uzaklaştırma, tepki verdiği unsuru yok etme gibi çözümleri hızlı bir şekilde uygulayarak bu geçici mutsuzluk ve sinir, stres durumunu çözebilirsiniz. Sadece bu durumu eşiniz yaşamıyor o yüzden edilen sözleri, gösterilen davranışları şahsileştirmemek en iyisi, zaten eşiniz bu anlık hüznü geçtikten sonra muhakkak pişmanlık yaşayacaktır. Biz erkeklerde onların üstüne gitmek yerine alttan almayı tercih etmeliyiz. Sonuçta her lohusa bu hormonsal değişikliği hissediyor. Tv'deki basit bir reklamda bile gözleri dolup duygusal moda girebiliyorlar. Aşırı terleme - aşırı üşüme durumları, kendisinin kokuyor gibi hissetmesi de bundan dolayı. Çözüm eve tıkılıp kalmamak, aynı durumda olan dostlarınızla zaman geçirmek, onlarla etkinlikler planlamak. Bebek uyurken, bizler ona göz kulak olup eşinizi Bim'e yollayın. Sonucu göreceksiniz.
Bu sene kar fotoğraflarımıza Berru tatili girdi. Zeynep'in içinde kar fotoğrafı çekmek, karla oynamak ve karda yürümek vardı. Bunu da dillendiriyordu. Ama küresel ısınmanın teğet geçtiği Afyon soğuğunda Berru ile dışarı çıkmak riskli idi. Üstüne Zeynep'in annesi 1 haftalığına Uşak'a gitmişti. Onun da bu zorlu süreçte mola hakkı olmalıydı. Biz tek başımıza da Berru ile dışarı çıkmak istemedik. - Belki daha sonraki kar yağışında bunu deneyebiliriz belli mi olur - Berru'yu emzirip uyuttuktan sonra Zeynep'i dışarı çıkması için ikna ettim. O dışarda karda yürüme hayalini gerçekleştirirken ben Berru'ya göz kulak oldum. Kendine zaman ayırdığı için eve geldiğinde Zeynep çok daha dinç bir haldeydi. Mutluydu. Karda yürümüştü. Şimdi daha rahat ve istekli halde Berru'nun öz bakım ihtiyaçlarını gidermeye koyuldu. Arada nefes almak anneler için çok önemli.
Anne hüznü konusundaki en büyük risk eşlerin birbirine yardımcı olmadan geçiştirilme durumda baş gösteriyor. Anne - bebek arasındaki güvenli bağlanma ağır darbeler alabiliyor. Anne bebeğinden soğuyor, bebeğini red eden, sahiplenmekte güçlükler yaşayan anneler oluşuyor.
Anne hüznünden kurtulmanın bir diğer ilahi dermanı ise bol bol emzirmek.
Bu arada "lohusa" kelimesini TDK'den araştırınca bu kelimenin Rumca'dan geçtiğini gördüm. Türk kültürünün ve dilinin gücü ve mazisi burada devreye giriyor. Rumca'dan kelime almak bir ayıp, eksiklik değil tam tersine kültürel etkileşimin mutluluğu olmalı. En azından bende böyle.
lohusa Rum.
a. (lohu'sa, l ince okunur) Yeni doğum yapmış kadın: Annemin lohusa yatağı, evin cepheye doğru, sonundaki ön odada idi. -Y. K. Karaosmanoğlu.
Ek olarak fotoğrafta Zeynep gözlük kullanıyor. Bebek planlamamızdan önce bebeğin bakımlarında gözlük kullanımın anneyi zorlayabileceğinden dolayı lazer tedavisi gördü. Bizim o zamanki düşüncemiz bebeğimizin öz bakım ihtiyaçlarını görürken belki gecenin bir yarısı, karanlık ortamda gözlüğüm nerede, stresine girmemekti. Ama şunu da araştırırken sonradan öğrendik. Bebeğin güvenli bağlanma ve zihinsel gelişimi için anne ile bebeğin mutlaka göz teması kurması gerekiyor. Bilhassa emzirme esnasında. Her gözlük kullanan annenin lazer tedavisi olma şansı yok. Bunun yerine tavsiye edilen çerçevesi olmayan gözlük kullanımı. Bunun faydası bebeğin dikkatini daha kolay anneye vermesini sağlaması.
Artık gözlüksüz karlı fotoğraflarda buluşmak üzere...
Artık gözlüksüz karlı fotoğraflarda buluşmak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder