Merhaba,
Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı, atasözü paradoksundan yola çıkarsak yol adama çok şey öğretir. Bu yolda hele ki okuyup araştırırsak tadından yenmez. Babalık da benim için bir yol hali. Erkeğin hayat çizgisinde belli bir yolu vardır. Bu bazen zikzaklarla bazen dosdoğru da olabilir. Bu yolda şüphesiz belli duraklar var: lise/üniversite için evden ilk çıkış, askerlik, meslek hayatı, evlilik ve baba olma bu duraklardan... Erkek her durakta daha çok olgunlaşır. " Askere gidip gelsin, iş sahibi olsun da, hele evlensin, bak bir de çocuğu olsun" laflarını çokça duyarız bu olgunluk-olgunlaşma meselesi üzerinden. Şimdi sıra babalıkta...
Babalık uzun, serüvenli bir yolculuk. Şu an benimkisi 40 hafta + 30 günlük. Kızım bu blogu aktif bir şekilde kullanmaya başladığımda 30 günlüktü. Tecrübelerimiz demeyeceğiz çünkü yeni çıkılmış bir yol bizimkisi. Eşimle kızımla başımızdan geçenleri not alacağız. Bu yüzden fazlaca deneyimleme içerecek bu blog.
Eşim çok okuyan, araştıran ve bu süreçte titiz olan bir anne. Ben de onunla birlikte huzurlu bir süreç geçirdim. Yeni birçok konu hakkında bilgi sahibi oldum. Kitaplar, doktorlar, doulalar, bloglar ve bloggerlar, uygulamalarla tanıştım. Tabiki bu süreçte enerjimizin düştüğü, karamsar ruh haline girdiğimiz anlar oldu. Bunu hep yaşayacağız - hayatımızın diğer dönemlerindeki gibi - ama bir baba olarak en büyük erdemimiz sabır olmalı diye düşünüyorum. Çin atasözü gibi... Sabrederek ve olumlamalarla bu dalgaları aştık.
Daha sonra hamilelik, doğum ve doğum sonrası bir yaşam biçimi olduğunu fark ettik. Bu yaşam biçimimizi hem öğretmen hem de okuryazar kimliğimin verdiği motivasyonla eşim ve kızım adına da sizlerle paylaşacağım. Hoş geldiniz.
Tekrardan merhaba. Ön söz yazmak zor, derlerdi. Her kitabın ön sözünü zevkle okuyan birisi olarak şuan hak verdim bu söze. Zaten iş başa gelmeyince bilinmez, der atalarımız doğruluğunu ispatlarcasına bir hissiyattayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder