Bebeğiniz varsa hayatınızı bir şekilde yeniden organize etmelisiniz. İsteseniz de istemeseniz de... Bu süreci sıkıntılı ya da eğlenceli hale getirmek tamamen sizin elinizde. Sonuçta dünyada bir güzelliği elde ederken muhakkak kendinizden de ödünler verirsiniz. Tabii ki bazı dünya şanslıları hariç. Onlar bu yazıya dahil değil.
Her akşam yemeğinde saatler nasıl denk geliyorsa bebeğinizin de karnı zil çalıyordur. Küçük kurdumuz dolunayın ardında bize ulumaya başlamıştır. Sofra hazırdır. Yemekler tabaklarda üstünde dumanı tütüyordur. Ama siz bebeğinizi bırakıp gidemezsiniz ve yemekleri yorgunlukla beraber ya soğuk yiyip geçiştirirsiniz ya da mikrodalga ne güzel bir nimettir yeni ebeveynlerin evinde. Ya da eşiniz veya anneniz/kayınvalideniz kahvaltıyı hazırlamıştır. Bebeğiniz kızarmış ekmeğin kokusunu almışcasına uykusundan uyanıp nerede benim sütüm diye bağırmaya başlamıştır.
Bebeğiniz belli bir uyku düzenine alışıncaya kadar ki bu alışma süresi 3ay-12ay arasında değiştiğini söylüyorlar. Artık piyangodan ne çıkarsa avunmalısınız. Kalabalık sofralar yerine kimin eli boşsa o sıcak yemeğini yemeli, sıcak kızarmış ekmeği, çayı ile kahvaltısını yapmalı ve nöbeti devralmalıdır. Lütfen biz Türk erkeklerin hesap ödetmeme rekabeti gibi ilk önce sen ye, yok olmaz ilk önce sen ye düellosuna girmeyen çünkü bu düellonun kazananı hiç olmamıştır. Yemek tekrar soğur, bebek kelebek uykusundan uyanır.
Not. Türk çayı/kahvesi anne için güzel bir yatıştırıcıdır. Kafeinsiz olarak tüketilmelidir. Gecenin yorgunluğunu, siniri strese iyi geldiği söylenir. Şimdi bu yazıda da buna takanlar olabilir. Anne sütünü bozuyor, diye ben hemen ilave edeyim. Size bir demlik çay için demiyorum. Herkes kendi bedenini ve bebeğini herkesten daha iyi tanır ve ona göre davranmalıdır.
Afiyet olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder